4 Haziran 2018 Pazartesi

balık ,dalgıç, gözlemci sorusu

balık ,dalgıç, gözlemci sorusu




Az yogun ortamdan cok yogun olan su ortamina bakan havva dalgic ve balığı normalden daha yakın görür.

Çok yogun su ortamindan az yoğun olan hava ortamına bakan dalgıç ve balık havvayı normalden daha uzak görürler.

Aynı ortamda bulunan balık ve dalgıç birbirini gerçek uzaklıkta görürler.

Işığın az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçişi

Işığın çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçişi;



Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama gönderilen ışın;

  1. Normalden uzaklaşarak kırılır.
  2. Işığın hızı artar.
  3. kırılma açısı gelme açısından büyüktür.

not:


1.sınır açısıdan küçük gönderilen ışın yukarıda ki şekle göre 1-2-3 ışınlarını izleye bilir.

2. Sınır açına eşit gönderilen ışın yüzeyin normalini yalayarak geçer, 4 no lu ışığı izler.

3.Sınır açısından büyük açıyla gönderilen ışın 5 ve 6 yollarını izleye bilir.


Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama gönderilen ışığın izlediği yol sorulur ise ve sınır açısından bahsedilmediyse  1-2-3-4-5-6 yollarının hepsini izleyebilir.



  Işık ışınları çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçerken normalden uzaklaşarak kırılır. Bu nedenle her zaman ışık az yoğun ortama geçemez. Işığın kırıldıktan sonra ortamları ayıran yüzey üzerinden gittiği durumdaki gelme açısına sınır açısı denir.




tam yansıma:Işığın çok yoğun ortamdan az yoğun geçerken sınır açısından büyük olduğu ve bulunduğu ortamda kalması durumuna denir.

Serap olayı tam yansımaya örnektir.













Yoğunlukları farklı olan ortamlara dik gönderilen ışın kırılmaya uğramadan geçer.

Yoğunlukları farklı olan ortamlara dik gönderilen ışın ile ilgili görsel sonucu

Gökkuşağı Oluşumu: Güneş ışığının su damlacıklarından geçerken su damlacıklarının prizma görevi görmesi sonucu güneş ışığı(beyaz ışık) renklerine ayrılmasına denir.

3 Haziran 2018 Pazar

Işığın Kırılması

Işığın Kırılması

     Işığın Kırılması;Işığın bir ortamdan başka bir ortama geçerken doğrultusunu değiştirmesine ışığın kırılması denir.

 Kırılma olayının olabilmesi için ortamlar arası yoğunluk farkının olması gerekir.İçi su dolu olan bardağa konulan kalemin kırık görünmesinin nedeni ışın ortam değiştirirken kırılmaya uğramasıdır.

not: Bazı ortamalrın yoğunluk sıralaması   cam>su>gaz 

Işığın az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçişi;


  1. Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışık normale yakınlaşır.
  2. az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışığın gelme açısı>kırılma açısından.
  3. Az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışığın hızı daima azalır.




2 Haziran 2018 Cumartesi

Bağ kırılımı ve Bağ oluşumu


Bağ kırılımı ve Bağ oluşumu

Kimyasal tepkimelerde 

-girenler kısmındaki maddeler kendi özelliklerini kaybettiğinden dolayı aralarındaki bağ kırılımı 

- Ürünler kısmında yeni madde oluşacağından ürünler kısmındaki elementler arasında bağ oluşumu görülür.


  Yukarıda kimyasal tepkime denkleminde girenler kısmında ki siyah atomlar arasında ve mavi atomlar arasında bağ kırılımı görülür.

    Girenler kısmında bağ kırılımı sonucunda ürünler kısmında siyah ve mavi atomlar arasında yeni bağlar meydana gelmiştir.(bağ oluşumu)

kimyasal tepkimeler bağ kırılımı ile ilgili görsel sonucu


H2 ve O2 elementleri H2O bileşiğini oluşturması
▪ Hidrojen atomlarından oluşan hidrojen molekülleri bir araya gelerek yanıcı özelliğe sahip hidrojen gazını oluşturur.

Hidrojen atomlarının oluşturduğu hidrojen moleküllerinde kovalent bağ bulunur.

▪ Oksijen atomlarından oluşan oksijen molekülleri bir araya gelerek yakıcı özelliğe sahip oksijen gazını oluşturur.

Oksijen atomlarının oluşturduğu oksijen moleküllerinde kovalent bağ bulunur.

▪ Gerekli şartlar sağlandığında bu iki gaz bir araya getirilirse hidrojen ve oksijen molekülleri arasındaki kovalent bağlar kırılır, hidrojen atomları birbirinden ve oksijen atomları da birbirinden ayrılır.

▪ Ayrılan hidrojen ve oksijen atomları arasında yeni bağlar oluşur. Oluşan yeni madde, özelliği hidrojen ve oksijene benzemeyen yeni bir maddedir. Su molekülü, hidrojen ve oksijen molekülleri arasındaki kovalent bağlar kırıldıktan sonra hidrojen ve oksijen atomları arasında oluşan kovalent bağ sonucunda meydana gelir.

kimyasal tapkimelerde kütlenin korunumu

kimyasal tepkimelerde kütlenin korunumu

    Bir kimyasal tepkime de girenler kısmında kullanılan madde miktarı daima ürünler kısmındaki oluşan madde miktarına eşittir.


odun +O2  --->kül + duman 


      Yukarıdaki yanma tepkimesinde tepkimede kullanılan odun ve O2 gazının toplamı ürünler kısmında oluşan kül ve oluşan duman miktarına eşittir.


Bir kimyasal tepkime de;

1. kütle korunur.

2.Atom cinsi korunur.

3.proton sayısı değişmez.

4.elektron sayısı değişmez.

5.yeni madde oluşur.

6. molekül sayısı değişebilir.


Soru:Nemli ortama bırakılan 14 gr gümüş kolye karardıktan sonra 16gr olarak ölçülmüştür. Tepkimede kullanılan O2 miktarı kaç gr dır?(gümüşün yanması yavaş yanmaya örnektir.)

Çözüm:

gümüş +O2 ----> kararmış gümüş 

tepkimede kullanılan madde miktarı (gümüş +O2)  oluşan madde miktarına eşittir(kararmış gümüş)


gümüş +O2 = kararmış gümüş 

14 +O2 =16 ise 
O2 miktarı 2 gr dır


Soru:

 yukarıda verilen kütle zaman grafiğine bakılarak kimyasal tepkime denklemini yazınız?


Tepkimeye girenler maddelerin kütlesinde azalma olacağından dolayı grafikte aşağı yönlü olarak gösterilirler.

tepkime de oluşan madde miktarı artış göstereceğinden dolayı yukarı yönlü çizilirler.

tepkimenin denklemi:

       Y  +  Z  --->  X  olarak yazılır.

****Tepkime de kullanılan Y ve Z miktarı oluşan X miktarına daima eşittir.


30 Mayıs 2018 Çarşamba

sivri sinekler nasıl ürer

sivri sinekler nasıl ürer


Belki aynı sözü siz de kim bilir kaç kez duymuşsunuzdur.”Genellikle her türlü yaratığın dişisi erkeğinden daha öldürücü,hiç değilse daha tehlikelidir”. Aynı söz sivrisinekler için de söylenebilir. Çünkü sadece dişi sivrisinek kan emer. Dişi sivrisineğin yapısı buna göredir. Keskin,parçalayıcı,gagamsı bir çıkıntısı ve emme borusu vardır.Bir dişi sivrisinek insanı ısırdığı zaman, kanına zehirli bir sıvı şırınga eder. Bu zehirli sıvı da belirli bir acıya ve kaşıntıya sebep olur.
Sivrisineğin ısırmasından sonra ikinci derecede rahatsız edici şey, devamlı vızıltısıdır. Sivrisinek için bu vızıltı çok önemlidir. Bir bakıma eşine çağrı anlamına gelir. Dişi keskin,tiz bir sesle vızıldarken, erkek de kanatlarını titreştirerek derin, alçak ve daha boğuk bir ses çıkarır.
Sivrisinek dünyanın hemen her bölgesinde bulunur. Nerede olursa olsun, suya,özellikle durgun, hiç değilse akıntısız suya yakın çevrelerde yaşar. Dişi sivrisinek, yumurtalarını su birikintilerinin,bulanık suyu olan havuzların,yağmur suyu için konulmuş varillerin yüzeyine depolar. Dişinin yumurtladığı yumurta sayısı 40 ile 400 arasında değişir. Yumurtalar tek veya düz bir kitle meydana getirecek şekilde bitişiktir.
Bir hafta sonra, küçük ve ayaksız larva yumurtadan çıkar. Bu larva, suyun yüzünde kıvranarak hareket eder. Su altında soluk alamadığı için genellikle suyun yüzünde bulunurlar. Soluk almaları kuyruklarında bulunan solunum tüpüyledir. Büyüyen, gelişen larva kılıfımsı derisinden sıyrılır. Yada tüyleri dökülür.Dördüncü kez tüy dökümünden sonra, “pupa” diye tanımlanan halini almıştır. “Pupa” vaktinin çoğunu suyun yüzeyine yakın yerde,sırt kısmındaki boynuzumsu görünüşte boruyla soluyarak geçirir. Pupa bir şey yemez,fakat birkaç gün sonra kılıf-deri çatlar ve tam yetişkin sivrisinek meydana çıkar.
Yetişkin sivrisinek sadece birkaç hafta yaşar. Bazı hallerde,sivrisinekler bir yıl içinde 12 kuşak (nesil)yetiştirirler.

28 Mayıs 2018 Pazartesi

genetik mühendisliği

     Genetik mühendisliği, bir organizmanın özelliklerini (fenotipini) belirli bir şekilde değiştirmek için DNA’sına doğrudan müdahale edilmesidir.


Genetik Mühendisliği Nedir




  • Kimi zaman genetik değiştirme olarak da söz edilen genetik mühendisliği, bir organizmanın genomundaki DNA üzerinde oynama yapma işlemidir.

  • Bu işlem, tek bir baz çifti (A-T veya C-G) değiştirilerek, tüm bir DNA bölgesi silinerek ya da fazladan gen eklenerek yapılabilir.

  • Ayrıca bir başka organizmanın genomundan DNA parçaları çıkararak, ilgilenilen organizmanın DNA’sı ile kombine etme gibi işlemler de yapılabilir.

  • Genetik mühendisliği, bilimciler tarafından organizmaların karakteristik özelliklerini iyileştirmek ve değiştirmek için kullanılır.

  • Genetik mühendisliği virüsten koyuna kadar her türlü organizmaya uygulanabilir.

  •  Örneğin besin değeri daha yüksek veya ilaçlara daha dayanıklı bitkiler yetiştirmek için genetik mühendisliğinden yararlanılabilir.

biyoteknoloji : genetik mühendisliğinin geliştirdiklerini teknolojiye döker. Yani ticari boyutudur.

27 Mayıs 2018 Pazar

Kimyasal Tepkimeler

Kimyasal Tepkimeler


      Bir maddenin başka bir madde ile etkileşime girerek kendi özellikleri kaybederek yeni bir madde oluşturmasına kimyasal tepkime denir.

Bir tepkimenin kimyasal tepki olup olmadığını

  • Renk değiştiriyor ise

  • Koku oluşturuyor ise

  • Gaz açığa çıkarıyor ise

  • Tortu(çökelek) oluşturuyor ise

Tepkime Çeşitleri:


  1. Asit baz tepkimesi(nötrleşme)
  2. Yanma tepkimesi


1.Asit baz tepkimesi:

Bir asit ve bir bazın bir araya gelerek tepkime sonucu tuz ve su oluşturmasına nötralleşme tepkimesi denir.

-Tepkime sonucu oluşan tuz ve suyun pH değeri 7 dir.






CH3COOH + NaOH –> CH3COONa + H2O



HNO3 + NH4OH —> NH4NO3 + H2O



H2SO4 + 2KOH —> K2SO4 + 2H2O




HNO3 + KOH —> KNO3 + H2O




HCI + NaOH —> NaCl + H2O


2. Yanma tepkimesi:


Maddelerin oksijenle bir araya gelmesi sonucu oluşan tepkimelere yanma tepkimesi denir.


- Yanma tepkimelerin de O2 daima  —> sol tarafında  yani tepkimeye girenler tarafında bulunur.

İki çeşit yanma vardır.



Yanma tepkimesinde ısı açığa çıkar.

Yanma kimyasal bir olaydır. Maddenin yapısı değişir.

Yanma tepkimelerinde genellikle karbondioksit ve su oluşur. Su veya karbondioksit oluşmayan yanma tepkimeleri de vardır.

Yanma tepkimesine giren maddenin arasındaki bağlar kopar ve yeni bağlar oluşur.

Yanma, oksitlenme olarak da bilinir.

a. hızlı (alevli ) yanma: 


Hızlı yanmada tepkime sonunda ışık (ateş) açığa çıkaran tepkime türüdür.

Isı açığa çıkar

-kağıdın yanması

-kömürün yanması

- mumun yanması

-odunun yanmasını örnek olarak verebiliriz


C + O2 → CO2 + ısı (Karbon oksijenle yanması)

2H2 + O2 → 2H2O + ısı (Hidrojen oksijenle yanması)

CH4 + 2 O2 → CO2 + 2 H2O + ısı (Metan oksijenle yanması)

C2H6 + 7/2 O2 → 2CO2 + 3 H2O + ısı (Etan oksijenle yanması)

C2H5OH + 3 O2 → 2 CO2 + 3 H2O + ısı (Etil alkol oksijenle yanması)

C3H8 + 5 O2 → 3 CO2 + 4 H2O + ısı (Protan oksijenle yanması)

b. yavaş(alevsiz)  yanma:


yavaş yanma örnekleri ile ilgili görsel sonucu


Tepkime sonunda ışık açığa çıkarmayan tepkimelere yavaş yanma denir.

Yavaş yanmada ısı açığa çıkar ama uzun süreli gerçekleştiğinden hissedilmez.

- demirin paslanması

- ayvanın ve elmanın kararması

-solunum olayı

-gümüşün kararması yavaş yanmaya örnektir.


2 Fe + 3/2 O2 → Fe2O3 + ısı ( Demirin paslanması)

C6H12O6 + 6 O2 → 6 CO2 + 6 H2O + ısı (Solunum olayı)

Asitler ve Bazlar

Asitler ve Bazlar


Asitler



* Sulu çözeltilerinde H iyonu veren maddelere asit denir.


*Asitlerin tatları ekşidir.

*Cildi tahriş ederler.

*Mavi turnusol kağıdının rengini kırmızı ya çevirirler.

*Elektrik akımını iyi iletirler.

*Bazlarla bir araya gelerek su ve tuz oluştururlar. Bu olaya nötralleşme denir.

*pH değeri 0-7 arasındadır.

*pH değeri sıfıra yaklaştıkça kuvvetli asit 7 ye yaklaştıkça zayıf asit olurlar.

*Asitler genellikle yiyecek ve içeceklerin yapısında bulunurlar.

asitler ile ilgili görsel sonucu
kullanılan asitler

--yiyecek ve içeceklerdeki asitler:

  • -yoğurtta laktik asit
  • elmada malik asit
  • limonda sitrik asit
  • sirkede asetik asit
  • çilekte folik asit
  • üzümde tartarik asit
--Bazı özel asitler bilimsel ve özel adları

  • HNO3   Nitrik asit  -  kezzap
  • H2SO4    sülfürik asit   - zaç yağı
  • HCl     hidroklorik asit    -tuz ruhu



Bazlar

*Sulu çözeltilerinde OH iyonu verebilen maddelere baz denir.






*Tatları acıdır.

*Cilde kayganlık hissi verirler ve cildi tahriş ederler.

*Elektrik akımını iyi iletirler.

*Kırmızı turnusol kağıdının rengini maviye çevirirler.

*Asitlerle bir araya gelerek su ve tuz oluştururlar. Bu olaya nötralleşme denir.

*pH değeri 7-14 arasındadır.

*pH değeri 14 yakınlaştığında kuvvetli baz 7 yakınlaştığında zayıf baz özelliği gösterirler.

*Genellikle temizlik ürünlerinin yapısında bulunurlar.

bazlar ile ilgili görsel sonucu
kullanılan bazlar
















--Bazı özel bazlar bilimsel ve özel adları

  • NAOH  sodyum hidroksit     - sud kostik

  • KOH  potasyum hidroksit     - potas kostik

  • Ca2(OH)   kalsiyum hidroksit   -sönmüş kireç


asit ve baz belirteçleri

    Her zaman kullanılan asitlerin ya da bazların tatlarına, kokusuna veya cilde sürerek ayırmak tehlikeler ortaya çıkaracağından belirteçleri kullanılır.

Bunlar:



pH cetveli:


ph cetveli çizimi ile ilgili görsel sonucu

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Biyoteknoloji nedir?

Biyoteknoloji nedir?

Hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler biyolojimikrobiyolojigenetikfizyoloji ve biyokimya gibi doğa bilimleri yanında mühendislik ve bilgisayar mühendisliğinden yararlanarak, DNA teknolojisiyle bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeler (ürünleri) elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüne biyoteknoloji denilmektedir. Başka bir tanıma göre ise biyoteknoloji; Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına denilmektedir.
*****Biyoteknoloji, temel bilim buluşlarını kısa sürede yararlı ticari ürünlere dönüştürebilmesiyle bir anlamda kendi talebini de yaratabilir. Bu yönüyle de diğer teknolojilerden ayrılır. 

Biyoteknolojinin uygulamaları nelerdir?
1- İnsan sağlığına yönelik olarak proteinlerin üretilmesi.
2- KanserAids gibi bir çok hastalığın tedavisi ve önlenmesinde kullanılacak genetik ürünler elde edilmesi.
3- Çok zor şartlara sahip çevrelerde (sıcak, kurak,tuzlu...) yaşayan organizmaların enzimlerini ve biyomoleküllerini saflaştırarak bunların sanayide kullanılması.
4- Büyüme geriliği gibi sorunlara çare olacak ya da bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak proteinlerin üretimi.
5- İnsandaki zararlı genlerin elemine edilmesi.
6- Rekombinant ilaç ve aşıları sentezleyecek transgenik bitkilerin geliştirilmesi.
7- Bazı hormonantikorvitamin ve antibiyotik üretilmesi.
8- Aşı, pestisit, tıbbi bitki üretimi.
9- Hasar görmüş beyin hücrelerinin ve omuriliğin onarımı.
10- Yeni sebze ve meyve üretimi.
11- Organik atıkları metabolize edecek bakterilerin elde edilmesi.

Biyoteknolojinin topluma sağladığı faydalar nelerdir?
Sağlık alanındaki yararları
1- Hastalıkların erken tanımında, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi.
2- DNA, sentetik peptid,rekombinant aşı endüstirisinin geliştirilmesi.
3- Biyoteknoloji ile üretilen ilaçların geliştirilmesi.
4- Tedavi amaçlı yapay hücre, doku, organların klonlama yöntemi ile yapılıp saklanması.
5- Genetik hastalıkların önlenmesi ve azaltılması için kök hücrelerin saklanması.
6- Kanserlerde gen tedavisi uygulamalarının geliştirilmesi.

Tarımsal alandaki yararları
1- Tarım ürünlerinde verimi etkiliyen biyolojik ajanlara karşı(bakteri,virus,mantar,) dayanıklı bitki türleri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalarda çevreye zarar veren kimyasal ilaçlar kullanılmadan bitkiler daha elverişli hale getirilmektedir.
2- Bitkilerde faydalı maddeler (budayda lisin, baklada metionin gibi) zenginleştirilerek daha kaliteli ürünler elde edilmektedir.
3- Özellikle buğdaypamuk, yağ bitkileri, domates gibi stratejik önemi olan bitkilerin melezleme yöntemi ile yeni çeşitleri elde edilmekte yapay tohum olanakları araştırılmaktadır.

Hayvancılık alanındaki yararları
1- Türkiye için özgün olan hayvan ırklarının genomları belirlenerek devamlılığı sağlanmaktadır.
2- Hayvanların daha verimli, daha sağlıklı, daha kaliteli üremelerini sağlamak için modern tekniklerle çalışmalar yapılmaktadır.
3- Hayvanların daha sağlıklı olması için aşılar üretilmektedir.

Gıda üretimindeki yararları
1- Sağlığa zararlı gıda üretiminin tesbiti, önlenmesi, Gıdada zararlı maddelerin tespitine yarayan tekniklerin geliştirilmesine çalışılmaktadır.
2- Genleri ile oynanmış gıdaların dünya standartlarına uygun olması, insan ve çevreye zarar vermemesi bunlar için yasal denetimler yapılması gereklidir.

Diğer alanlardaki yararları
1- Rekombinant teknikler protein veantikor üretimi,aşıların geliştirilmesi, hormon üretimi.
2- Kriminal çalışmada DNA analizi.
3- Tarım alanında çeşitli zor şartlara uygun bitki türlerinin geliştirilmesi.
4- Yeni ilaç moleküllerinin geliştirilmesi.
5- Hızlı tanı yöntemleri için spesifik genler, nükleoititler, peptitleri kullanarak hasta başı tanı kitleri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.

Biyoteknolojinin zararları nelerdir?
Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına Biyoteknoloji denmektedir. Biyoteknolojinin en kötü yönü taraflı olarak kullanıma açık olmasıdır. Örneğin üretilen biyolojik silahların pek çoğu günümüzde biyoteknoloji kullanılarak yapılmaktadır. Aynı şekilde biyoteknoloji kullanılarak yapılan GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ' lar sebze ve meyve üretiminde kullanılmaktadır. Genetik mühendisliği uygulanmış ürünler potansiyel olarak toksik olup insan sağlığını tehdit edici bir konumdadır. Yiyecek alerjisi olan kişiler de günlük besin maddelerine eklenen yabancı proteinlerden zarar görebilirler, çünkü söz konusu proteinler insanlar tarafından şimdiye kadar hiç tüketilmemişlerdir.


Gelecekte olası bir kamu sağlığı felaketini önleyebilmek için pazarlama aşamasından önce hayvanlarda ve gönüllü insanlarda uzun dönemli testler yapılması gereklidir. Yapılan çalışmalarda genetiği değiştirilmiş ürünler yetiştiren Amerikalı çiftçilerin geleneksel tarım yapan çiftçilere göre daha fazla tarım ilacı kullandıkları tesbit edilmiştir, çünkü bu bitkiler tarım ilaçlarına karşıda dirençlidir. İlaca karşı dirençli olan bu bitkilerin özelliği tarım ilaçlarından zarar görmemeleridir. Dolayısıyla çiftçiler bitkilerdeki haşeratı öldürmek için tarım ilaçlarını fazla miktarlarda kullanabilmekte ve bitkide bundan zarar görmemektedir. Bio teknolojide lider olan şirketler aynı zamanda toksik tarım ilaçlarını da üretip satmaktadırlar, dolayısıyla bu şirketler bitkileri özellikle genetik olarak ilaca karşı dirençli olarak dizayn etmekte ve böylece çiftçilere daha fazla tarım ilacı satma imkanı bulmaktadırlar. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ekili olduğu alanlardan genetiği değiştirilmiş polenler rüzgaryağmur, kuşlar, arılar ve polen taşıyıcı böcekler tarafından hem organik hem de normal tarımın yapıldığı alanlara taşınmakta ve buradaki ekinlerin DNA'sını kirletmektedir.


Organik tarımla uğraşan çifçiler genetik kirliliğin kontrol edilemeyeceğini savunmakta ve bunların yaşayan canlılar oldukları için çoğalabileceklerini, göç edebileceklerini, mutasyona uğrayabileceklerini belirtmektedirler. Genetik olarak değiştirilmiş mısırların polenleri Monarch kelebeklerini zehirlenmesine sebep olmaktaydı. Araştırmalar bu tür ürünlerin yararlı böceklere ve topraktaki yararlı mikroorganizmalara belki de kuşlara bile zarar verdiğini tespit etmiştir. Genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve bio teknoloji ürünü gıdaların kullanımı 12.000 yıldan beri devam edegelen geleneksel tarım üretimine sekte vurmakta, kullanılmakta olan Terminatör Teknolojisi gibi metodlar tohumların kısırlaşmasına sebep olmaktadır. Böylece dolaylı bir şekilde zorlanan çiftçiler çok daha pahalı olan genetik mühendisliği ürünü tohumları bir avuç global monopolden almak zorunda kalmaktadırlar.


7 Mayıs 2018 Pazartesi

KİMYASAL BAĞLAR

KİMYASAL BAĞLAR

    Elementleri ya da atomları bir arada tutan kuvvette kimyasal bağ denir.Atomlar elektron taşıyan katmanlarının tam dolu olması gerekmektedir(kararlı hale geçmeleri gerekir).Bunun için atomlar ya elektron alır ya elektron verir yada elektronlarını ortaklaşa kullanırlar.

Metaller kimyasal bağ oluşturacağı zaman elektron verirler.

Ametaller kimyasal bağ oluşturacağı zaman elektron alır ya da ortaklaşa kullanırlar.


1-) İyonik Bağ

*Metal-Ametal atomları arasında gerçekleşir.

*Katyon-anyon atomları arasında gerçekleşir.

*Metaller elektron verir ametaller elektron alır yani iyonik bağ elektron alışverişi görülür.

*İyonik bağlı bileşiklerin sulu çözeltileri elektrik akımını iletir.


Örnek:  

Na:11 ve Cl:17 atomları arasında oluşacak bağ türü nedir.

iyonik bağ


Atom numarası 11 olan Na elementi kararlı hale geçmek için 1 elektron fazlası var.Atom numarası 17 olan Cl elementinin 1 elektrona ihtiyacı bulunuyor.

Na ve Cl elementleri arasında iyonik bağ oluşacağı zaman metal olan Na elementi 1 e verir Cl elementi 1 e alır. Oluşan elektron alışverişi sonucunda iyonik bağlı sofra tuzu NaCl oluşur.

Na +1  katyon  
                                       iyonik bağ
Cl -1 anyon 



Örnek: 

Mg:12 ile F:9 atomları arasın da hangi bağ oluşur?

İyonik bağ



    Mg kararlı hale geçeceği zaman +2 yüklü F kararlı hale geçeceği zaman -1 yüklü olur.Mg ve F atomları arasındaki elektron şeması gösterileceği zaman Mg 2 elektron fazlası F 1 e eksiği bulunur Mg 2 fazla e kullanıla bilmesi için 2 tane F  atomu çizilir.



Mg fazla olan 2 e birini bir F atomuna diğerini diğer F atomuna vererek kararlı yapıya geçer F atomları da aldıkları birer elektron ile kararlı yapıya geçer elektron alış verişi sonucunda iyonik bağlı bileşik oluşur


Mg +2

                       iyonik bağ oluşur.
F-1


Oluşan bileşik formülü MgFdir.


2-) KOVALENT BAĞ

*Ametal-Ametal atomları arasında gerçekleşir.

*Anyon-anyon atomları arasında gerçekleşir.

*Ametal atomları arasında elektron ortaklaşması sonucu görülür.

*kovalent bağlı bileşiklerin sulu çözeltileri elektrik akımını iletmez.

Örnek:

O:8 ve H:1 atomları arasında oluşacak bağ çeşidi 




Oksijen atomunun elektron dağılımı yapıldığında iyon yükü -2 bir anyon olduğu bulunur.

Hidrojen atomu ise 1 elektron alarak -1 yüklü anyon halini alır.

Oksijen atomu kararlı hale geçmek için 2 elektrona ihtiyacı var ve Hidrojen atomu 1 elektrona ihtiyacı bulunur.bileşik oluşturulacağı zaman 1 O atomu ve 2 H atomu 1'er elektronlarını ortaklaşa kullanarak  kovalent bağlı bileşik oluştururlar.

Her iki atomda - yüklü olduğu bilindiğine göre kovalent bağlı bileşik oluşur.


6 Mayıs 2018 Pazar

ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

Elementler periyodik tabloda metal,yarı metal,ametal ve soygaz olarak sınıflandırılırlar.yarı metaller lisede işleneceğinden dolayı burada bahsedilmeyecektir.


Metaller ve Özellikleri

* Parlak görünümlüler.

*Oda sıcaklığında civa hariç hepsi katı haldedirler.

*Şekil verilebilirler (tel ve levha haline getirilibilinirler)

*Periyodik tablonun sol tarafında yer alırlar.

*Elektriği ve ısıyı iyi iletirler.

*Atomik yapıdırlar.

*Kendi aralarında bileşik oluşturmazlar alaşım oluştururlar.

*Metaller ametaller ile iyonik bağ oluşturur iken katyon halini alırlar.

*periyodik tabloda 1A-2A-3A grubunda yer alırlar


Ametaller ve Özellikleri

*Mat görünümlüdürler.

*Oda sıcaklığında katı,sıvı ve gaz halin de buluna bilirler.

*Kırılgandırlar; tel ve levha haline getirilemezler.

*Periyodik tablonun sağ tarafında yer alırlar.

*Elektrik ve ısıyı iyi iletemezler.

*Doğada molekül yapıda bulunurlar

*Kendi aralarında kovalent bağ,metaller ile iyonik bağ oluştururlar.

*Bağ oluşturacakları zaman elektron alarak anyon halini alırlar.

*Periyodik tabloda 5A-6A ve 7A grubunda yer alırlar.

Soygazlar ve Özellikleri

*Doğada gaz halinde bulunurlar.

*Periyodik tablonun 8A grubunda yer alırlar.

*Kararlı yapıda olduklarından hiç bir elementle bileşik oluşturmazlar.

*Elektron alıp vermezler.

*Helyum hariç son katmanlarında 8 e bulundururlar.

*Helyum (He)Neon (Ne)Argon (Ar)Kripton (Kr)Ksenon (Xe)Radon (Rn) bilinen soygazlardır

5 Mayıs 2018 Cumartesi

ELEMENTLERİN İYON YÜKÜNÜ BULMA

ELEMENTLERİN İYON YÜKÜNÜ BULMA


Tüm elementler doğada bileşik ve molekül oluştururken kendine en yakın soygaza benzeyerek kararlı hale geçmeye çalışırlar.Bir element kararlı yapıya geçeceği zaman ya elektron alır anyon (-) halini alır yada elektron vererek katyon (+) halini alır.

*Dublet Kuralı : elementlerin son katmanını atom numarası 2 olan helyuma benzetmesine dublet kuralı denir.

Oktet kuralı:elementlerin 2. ve 3 katmanlarını Neon ve Argona benzetmesine oktet kuralı denir.Atomlar son katmanını 8 tamamlamaya çalışır.



Bir element bileşik oluşturacağı zaman kendini atom numarası en yakın olan soygaza benzetir.Yukarıda dediğimiz gibi elektron alıyor ise anyon (-) elektron veriyor ise katyon(+) olur.


Örnek:



 
Atom numarası 11 olan sodyum(Na) atom numarası 10 olan kendisine en yakın soygaz neon olabilmesi için 1 e vererek katyon olur.Sodyum Na +1 olur.

Sodyum için şöyle düşüne biliriz 1 e vererek neon (10) olması mı kolay yoksa 7 e alarak argon(18) olması mı kolay tabi kide 1 e vererek olması daha kolaydır.


Atom numarası 17 olan klor(Cl) atom numarası 18 olan kendisine en yakın soygaz argon olabilmesi için 1 e alarak anyon olur.klor  Cl -1 olur.

Klor için şöyle düşüne biliriz 1 e alarak argon(18) olması mı kolay yoksa 7 e vererek neon(10) olması mı kolay tabi kide 1 e alarak kendini soygaza benzemesi daha kolaydır.


Atom numarası 3 olan lidyum (Li) atom numarası 2 olan kendisine en yakın soygaz helyum olabilmesi için 1 e vererek katyon olur.klor  Li+1 olur.

Li için şöyle düşüne biliriz 1 e vererek helyum olması mı kolay yoksa 7 e valarak neon(10) olması mı kolay tabi kide 1 e vererek kendini soygaza benzemesi daha kolaydır.



Atom numarası 7 olan Azot(N) kendisine en yakın soygaz olan neon(10) benzemek için 3 e alarak kararlı hale gelir. Azot N-3 olur.



Atom numarası 12 olan magnezyum kendisine en yakın olan neon olabilmek için 2 e vererek katyon olur. Mg+2 olur.






1A grubu daima +1 yük alır Hidrojen hariç

2A gubu daima +2

3A grubu daima +3 

4A 

5A grubu daima -3 

6A grubu daima -2

7A grubu daima -1 iyon yükü alır.


8A grubu soygazlar kararlı yapıda olduğundan dolayı elektron alıp vermezler.