BİYOLOJİNİN TOPLUM BİLİM VE TEKNOLOJİ AÇISINDAN ÖNEMİ
Amerika,
Japonya, Rusya,Çin,İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde konum gözetmeden her
alanda yeteri kadar teknoloji üretilmiş ve bu teknolojileri en etkili bir
biçimde kullanarak hem ekonomilerini hem de milletler arası varlığını en üst
seviyelere taşımıştır. Bizim ülkemize bakacak olursak fen bilimlerinden olan bu
alt dallardan gerektiği kadar faydalanamıyoruz. Mesela su ürünleri bölümünün
öğrenci alımı yok denecek kadar azdır. Halbuki ülkemizin üç tarafı denizlerle
kaplı olup su bakamından zengin bir ülkeyiz Ancak bu konuda teknoloji
üretemediğimiz için faydalanamamakla birlikte elimizdeki bu imkanı başka
ülkelerden satın almak zorunda kalıyoruz.
Bunun
yanında daha da bilinçsiz davranıp yok etmeye mahkum bırakıyoruz. Başka bir
örnek verecek olursak tüm ülkelerin can damarı olan ve bilim insanı yetiştiren
fen fakültelerinin öğrenci alımlarını git gide azalması hatta kapatılması
ülkenin gelişmişlik düzeyini daha da aşağıya çekmektedir. Fen fakültelerinin
kapatılması ile teknolojinin gelişmesi ve bilimin ilerlemesi nasıl mümkün
olabilir ki!
Artık
günümüzde biyolojinin öneminin giderek artmasının nedeni; çevre sorunları,
biyoteknolojik çalışmalar, biyolojik ıslah yöntemleri, genetik mühendisliği ve
tıp alanındaki gelişmelerdir. Bu gelişmeler insan hayatını doğrudan etkilemekte
ve biyolojiye olan ilgiyi her geçen gün daha arttırmaktadır.
Özellikle insan genom projesi çalışmaları, Genetik
kopyalama, Kök hücre teknolojisi HIV virüsünün tanımlanması, Biyoinformatik,
Organ nakilleri ve organ bağışının önemi, Biyoloji de nanoteknojinin kullanımı,
Biyolojik sensörler,İlaçların ve kozmetik ürünlerinin geliştirilme süreçleri ve
doğa üzerinde etkileri,Kimyasal maddeler ve biyolojik etkileri, Kanser
araştırmaları, Yakın çevremizde organizmalar ve bunların sağlığa
etkileri,Çevreye zarar veren maddelerin ortadan kaldırılmasında
mikroorganizmaların kullanımı,
Hazır gıdalar
hazırlanma süreçleri ve tehlikeleri üzerindeki çalışmalar biyolojinin altın çağını
yaşamasına neden olan gelişmelerdir.
Önümüzdeki yüzyılın başında şu gelişmelerin olması
beklenmektedir.
İnsanda
kalıtsal hastalıklara neden olan genler, döllenme sırasında sağlamlarıyla
değiştirerek bazı önemli hastalıkların önlenmesini sağlayacak (kanser,cücelik)
Canlıların
ömür uzunluğunu kalıtsal olarak denetleyen kontrol altına alınarak ya da
değiştirerek, uzun bir yaşam sağlanabilecektir.
Genlerdeki
değişiklikler sonucu yeni hayvan ve bitki türlerinin ortaya çıkışı
sağlanacaktır.
KOPYAKOYUN DOLLY ÖLDÜ…
En yeni
gelişmelerden biride genetik kopyalama olayıdır. Klonlama diye de adlandırılan
bu olayın özünde bir takım yöntemlerle
aynı genetik şifreye sahip bir başka
canlı üretmek yatmaktadır. Bu
alanda ilk adı duyrulan bir koyunun meme
hücresinden klonlama yolu ile üretilen ‘’ DOLLY’’ dir.
Dünya da
genetik kopyalama yöntemiyle üretilen ilk memeli hayvan olan dolly adlı koyun
öldü koyunu klonlayan Roslin
Enstitüsü’nden yapılan açıklamada,
Dolly’nin, akciğerlerinden rahatsızlığı nedeniyle öldüğü belirtildi .
Veterinerin onayıyla iyileşemeyeceğini anlaşılan Dolly’ ye ötenazi uygulandığı bildirildi.
Kök hücreler,
laboratuar ortamında ya da canlı vücudunda uzun süre bölünebilen ve kendini
yenilebilen, aynı zamanda da canlının ihtiyaç duyulan doku tipine farklılaşarak
diğer dokuların hücrelerine dönüşebilme
özelliğine sahip farklılaşmamış hücrelerdir.
Kök hücreler ayrıca hasarlı bir dokuya nakledildiğinde o bölgede
işlevsellik kazanarak hasarlı bölgeyi tamir edebilirler.
TÜRKİYE’DE KÖK HÜCRE DEVRİMİ
Tıpta çığır açan “ kök hücre ” dalında,
Türkiye’ de de büyük bir adım atıldı. Akdeniz üniversitesinde de, kök hücreden
böbrek hücresi oluşturuldu.
Kök hücreden organ oluşturulması çalışmalarına
Akdeniz Üniversitesi’nde kök hücresinden böbrek hücresi yapılarak Türkiye’de
katıldı.
Dünyada kök
hücreden mesane ve deri yapıldığı belirtilen Akdeniz üniversitesi rektörü Prof.
Dr. Yaşar Uçar, “ kök hücreden böbrek hücresi oluşturduk. Amacımız kök
hücreden, organ yaratmak. Bu çalışmayla organ oluşturmanın ilk sinyalini aldık”
dedi. Prof. Uçar, organ oluşturabildiklerinde Türkiye‘de bir ilke imza
atacaklarını söyledi. Bu sayede organ nakli için organ bekleme çilesine son
verileceği haberi verildi.
ANKARA’ DA TIP DEVRİMİ
Kemik iliğinden elde ettikleri kök hücreyi
direkt damara nakledilen Türk doktorlar hasta da uzuv kaybına yol açan Buerger
hastalığını tedavi etti!
Sigara
tiryakilerinde genellikle ayak ve bacak damarlarında ortaya çıkan ve yıllardır
tatmin edici bir tedavi yöntemi bulunamayan Buerger hastalığına karşı “kemik iliğinden sağlanan
kök hücrenin direkt damara nakli” umut oldu. Kök hücre nakli ile kalp yetmezliği hastalarında by-pass
yapılması mümkün olmayan bölgelerde yeni kas hücresi oluşumu ve damar
yenilenmesi sağlandı.
Türkiye’de
ilk kez uygulanan yöntem sayesinde Ankara Üniversitesi tıp fakültesi kalp ve
damar cerrahisi ana bilim dalı bünyesinde 2005 yılında beş kişinin Buerger
hastalığını ve kalp yetmezliğini tedavi etti.
KANSER TEDAVİSİNDE ‘MİNİ NAKİL’ DÖNEMİ
Ankara üniversitesinde,
böbrek kanseri olan hastaya kardeşinden kök hücre nakledildi. Tümör yok oldu!
Ankara üniversitesi tıp fakültesi İbn-i Sina
Hastanesi’nden Prof. Dr. Taner Demirer’in uyguladığı ‘’allojeneik mini nakil’’
yöntemiyle, böbrek kanserli bir hastaya nakil dokusu tutan kardeşinden alınan
kök hücreler nakledildi. Bu nakil yoluyla tümörler yok edilebildi ve yaşam
süresi de iki kat oranında uzatıldı. Kardeş sayısı ne kadar fazla olursa uygun
dokuyu bulmakta o kadar kolay olur.
Biyoçip Teknolojisi
Biyoçip
(Biochip) teknolojisi günümüzde biyoloji ile bilgisayar teknolojisini
birleştiren önemli bir teknolojidir. Bu teknolojinin farklı örneklerde DNA
mutasyonlarının bulunması, gen ekspresyonu düzeylerinin ve anormal proteinlerin
belirlenmesinde önemli kullanım alanı vardır.
TIBBIN FALCISI: YENİ “GEN ÇİPİ”
Ege
Üniversitesi genetik hastalıkları tanı ve araştırma merkezi( EGETAM), kişinin
genetik bilgilerinin yer aldığı “ çip” i yaratmayı hedefliyor. Ege üniversitesi
tıp fakültesi genetik bilim dalı başkanı Prof. Dr. Özkınay, bu çiple kanserin
10-15 yıl önce teşhis edilebilmesinin mümkün olabileceğini söyledi.
Gen haritası
küçük bir çipin içinde yer alacak. Doktor çipi bilgisayara takınca, kişinin
yakalanacağı muhtemel hastalıkları ya da var olan hastalığa hangi ilacın yarar
sağlayacağını bilecek. Bebeklikten itibaren oluşturulacak çiple hastalık tanısı
ve tedavisi kolay olacak.
KANSERLİ HÜCREYE GEN ÇİPLİ MÜDAHALE
Harvard tıp
fakültesinde, gen çipleriyle kanser hastasındaki ve sağlıklı kişilerdeki genler
karşılaştırılıyor. Bu da hastalığın oluşmasında genlerin rolünü ortaya
çıkarıyor.
Ön ettiği kanser araştırmaları ve tedavileriyle
dünyanın bir numaralı kanser araştırma merkezi unvanına sahip Harvard tıp
fakültesindeki son buluşlardan biri; gen çipleri.
Dana Farber
kanser enstitüsü ve Whitehead Biyomedikal
araştırma enstitüsünün geliştirdiği gen çipleri, yeni milenyumda
hücrelerin genetik parmak izini izlemede ve kanserin daha iyi anlaşılmasında
önemli bir adıl olarak nitelendiriliyor. Gen çiplerinin akciğer, meme,
bağırsak, prostat, lösemi ve diğer kan kanserlerini içeren geniş bir alanda
büyük umut verdiğini belirtiyor..
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR(GDO)
Bir
organizmaların genleri ile oynayarak gen yapısı değiştirilebilir, yeni genler
ilave edilebilir.
Ve o organizmaya istenilen özellikler
kazandırılabilir. Önemli bir ürünün ya da proteinin sentezini şifreleyen genin
özel yöntemlerle çıkarılarak bir taşıyıcı DNA aracılığı ile başka bir hücreye
nakledilmesi olayları gen transferi olarak tanımlanır. Gen transferlerinin en
önemli kullanım alanları arasında bitki, hayvan ıslahı ve gen tedavisi
gelmektedir.
Genetik
mühendisleri teknikleri kullanılarak biyoteknolojik yöntemlerle, kendisinden
başka bir canlı türünden gen aktarılarak
belirli özellikleri değiştirilmiş ya da belirli özellikler ilave edilmiş
mikroorganizmalara, bitki ve hayvanlara genel olarak genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) adı verilmektedir.
Dünya
nüfusunun çok hızlı artışı, açlık ve yetersiz beslenme sorununu da beraberinde
getirmektedir. Bu artış yerleşim alanlarının ve yapılaşmanın artması ile tarım
alanları daha da azalacaktır. Gerekli besinleri bulabilmek için; ABD, Kanada
Arjantin Çin gibi pek çok gelişmiş ülke transgenik ürünlerin üretimine ağırlık
verilmiştir. GDO’lu ürünlerin başında; mısır patates, soya, buğday, pamuk,
domates,pirinç ve bazı balık türleri gelmektedir.
KLONLAR ÜRKÜTTÜ
Bilim
adamlarının son araştırmalarına göre, genetik kopyalamanın sonucu Frankenstein
lar yaratmak olabilir.
Nevsal Elevli Londra
Bilim
adamları, tüm dünyada tartışma yaratan “klonlama”yani genetik kopyalama ile
ilgili son noktayı ürkütücü bir açıklama ile koydu. Bilim alanında dünyanın bir
numaralı okulu sayılan Massachussetts Institute of Technology(MIT) ve Teksas
Üniversitesi bilim adamları, bugünkü araştırma sonuçlarının tersi
kanıtlanmadıkça, klonlamanın hiçbir zaman denenmemesi gerektiğini belirtti.
Araştırmalarında, sağlıklı ve normal görünümlü kopyalanmış hayvanların
bile gizli kalmış çok ciddi genetik kusurunu bulduklarını açıklayan bilim
adamlar, ‘Klonlamanın sonucu, bir Frankenstein yaratmak olabilir’ uyarısında
bulundu.
Bu genetik kusurların hayati organlarda ciddi arıza
ve çalışma bozukluklarına yol açtığını ve ‘kopyalanan canlının yaşam süresi ve
kalitesini’ düşürdüğünü kaydeden bilim adamlarına göre, ‘insan kopyalanmasıda
bu nedenle son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilecek.
KOPYA İNEKTEN KALİTELİ SÜT ÜRETİLDİ
Yeni
Zelanda’da genetik yapısı değiştirildikten sonra klonlanan ineklerden kaliteli
süt elde edildi. Nature Biotechnology dergisindeki habere göre, Ruakura
Araştırma Merkezi’nde görevli bilim adamı Götz Laible, bu yüksek kaliteli
sütten daha iyi peynir üretildiğini, sütte daha fazla protein olması ile de,
kilo başına daha çok peynir üretileceğini dile getirdi.