30 Mayıs 2018 Çarşamba

sivri sinekler nasıl ürer

sivri sinekler nasıl ürer


Belki aynı sözü siz de kim bilir kaç kez duymuşsunuzdur.”Genellikle her türlü yaratığın dişisi erkeğinden daha öldürücü,hiç değilse daha tehlikelidir”. Aynı söz sivrisinekler için de söylenebilir. Çünkü sadece dişi sivrisinek kan emer. Dişi sivrisineğin yapısı buna göredir. Keskin,parçalayıcı,gagamsı bir çıkıntısı ve emme borusu vardır.Bir dişi sivrisinek insanı ısırdığı zaman, kanına zehirli bir sıvı şırınga eder. Bu zehirli sıvı da belirli bir acıya ve kaşıntıya sebep olur.
Sivrisineğin ısırmasından sonra ikinci derecede rahatsız edici şey, devamlı vızıltısıdır. Sivrisinek için bu vızıltı çok önemlidir. Bir bakıma eşine çağrı anlamına gelir. Dişi keskin,tiz bir sesle vızıldarken, erkek de kanatlarını titreştirerek derin, alçak ve daha boğuk bir ses çıkarır.
Sivrisinek dünyanın hemen her bölgesinde bulunur. Nerede olursa olsun, suya,özellikle durgun, hiç değilse akıntısız suya yakın çevrelerde yaşar. Dişi sivrisinek, yumurtalarını su birikintilerinin,bulanık suyu olan havuzların,yağmur suyu için konulmuş varillerin yüzeyine depolar. Dişinin yumurtladığı yumurta sayısı 40 ile 400 arasında değişir. Yumurtalar tek veya düz bir kitle meydana getirecek şekilde bitişiktir.
Bir hafta sonra, küçük ve ayaksız larva yumurtadan çıkar. Bu larva, suyun yüzünde kıvranarak hareket eder. Su altında soluk alamadığı için genellikle suyun yüzünde bulunurlar. Soluk almaları kuyruklarında bulunan solunum tüpüyledir. Büyüyen, gelişen larva kılıfımsı derisinden sıyrılır. Yada tüyleri dökülür.Dördüncü kez tüy dökümünden sonra, “pupa” diye tanımlanan halini almıştır. “Pupa” vaktinin çoğunu suyun yüzeyine yakın yerde,sırt kısmındaki boynuzumsu görünüşte boruyla soluyarak geçirir. Pupa bir şey yemez,fakat birkaç gün sonra kılıf-deri çatlar ve tam yetişkin sivrisinek meydana çıkar.
Yetişkin sivrisinek sadece birkaç hafta yaşar. Bazı hallerde,sivrisinekler bir yıl içinde 12 kuşak (nesil)yetiştirirler.

28 Mayıs 2018 Pazartesi

genetik mühendisliği

     Genetik mühendisliği, bir organizmanın özelliklerini (fenotipini) belirli bir şekilde değiştirmek için DNA’sına doğrudan müdahale edilmesidir.


Genetik Mühendisliği Nedir




  • Kimi zaman genetik değiştirme olarak da söz edilen genetik mühendisliği, bir organizmanın genomundaki DNA üzerinde oynama yapma işlemidir.

  • Bu işlem, tek bir baz çifti (A-T veya C-G) değiştirilerek, tüm bir DNA bölgesi silinerek ya da fazladan gen eklenerek yapılabilir.

  • Ayrıca bir başka organizmanın genomundan DNA parçaları çıkararak, ilgilenilen organizmanın DNA’sı ile kombine etme gibi işlemler de yapılabilir.

  • Genetik mühendisliği, bilimciler tarafından organizmaların karakteristik özelliklerini iyileştirmek ve değiştirmek için kullanılır.

  • Genetik mühendisliği virüsten koyuna kadar her türlü organizmaya uygulanabilir.

  •  Örneğin besin değeri daha yüksek veya ilaçlara daha dayanıklı bitkiler yetiştirmek için genetik mühendisliğinden yararlanılabilir.

biyoteknoloji : genetik mühendisliğinin geliştirdiklerini teknolojiye döker. Yani ticari boyutudur.

27 Mayıs 2018 Pazar

Kimyasal Tepkimeler

Kimyasal Tepkimeler


      Bir maddenin başka bir madde ile etkileşime girerek kendi özellikleri kaybederek yeni bir madde oluşturmasına kimyasal tepkime denir.

Bir tepkimenin kimyasal tepki olup olmadığını

  • Renk değiştiriyor ise

  • Koku oluşturuyor ise

  • Gaz açığa çıkarıyor ise

  • Tortu(çökelek) oluşturuyor ise

Tepkime Çeşitleri:


  1. Asit baz tepkimesi(nötrleşme)
  2. Yanma tepkimesi


1.Asit baz tepkimesi:

Bir asit ve bir bazın bir araya gelerek tepkime sonucu tuz ve su oluşturmasına nötralleşme tepkimesi denir.

-Tepkime sonucu oluşan tuz ve suyun pH değeri 7 dir.






CH3COOH + NaOH –> CH3COONa + H2O



HNO3 + NH4OH —> NH4NO3 + H2O



H2SO4 + 2KOH —> K2SO4 + 2H2O




HNO3 + KOH —> KNO3 + H2O




HCI + NaOH —> NaCl + H2O


2. Yanma tepkimesi:


Maddelerin oksijenle bir araya gelmesi sonucu oluşan tepkimelere yanma tepkimesi denir.


- Yanma tepkimelerin de O2 daima  —> sol tarafında  yani tepkimeye girenler tarafında bulunur.

İki çeşit yanma vardır.



Yanma tepkimesinde ısı açığa çıkar.

Yanma kimyasal bir olaydır. Maddenin yapısı değişir.

Yanma tepkimelerinde genellikle karbondioksit ve su oluşur. Su veya karbondioksit oluşmayan yanma tepkimeleri de vardır.

Yanma tepkimesine giren maddenin arasındaki bağlar kopar ve yeni bağlar oluşur.

Yanma, oksitlenme olarak da bilinir.

a. hızlı (alevli ) yanma: 


Hızlı yanmada tepkime sonunda ışık (ateş) açığa çıkaran tepkime türüdür.

Isı açığa çıkar

-kağıdın yanması

-kömürün yanması

- mumun yanması

-odunun yanmasını örnek olarak verebiliriz


C + O2 → CO2 + ısı (Karbon oksijenle yanması)

2H2 + O2 → 2H2O + ısı (Hidrojen oksijenle yanması)

CH4 + 2 O2 → CO2 + 2 H2O + ısı (Metan oksijenle yanması)

C2H6 + 7/2 O2 → 2CO2 + 3 H2O + ısı (Etan oksijenle yanması)

C2H5OH + 3 O2 → 2 CO2 + 3 H2O + ısı (Etil alkol oksijenle yanması)

C3H8 + 5 O2 → 3 CO2 + 4 H2O + ısı (Protan oksijenle yanması)

b. yavaş(alevsiz)  yanma:


yavaş yanma örnekleri ile ilgili görsel sonucu


Tepkime sonunda ışık açığa çıkarmayan tepkimelere yavaş yanma denir.

Yavaş yanmada ısı açığa çıkar ama uzun süreli gerçekleştiğinden hissedilmez.

- demirin paslanması

- ayvanın ve elmanın kararması

-solunum olayı

-gümüşün kararması yavaş yanmaya örnektir.


2 Fe + 3/2 O2 → Fe2O3 + ısı ( Demirin paslanması)

C6H12O6 + 6 O2 → 6 CO2 + 6 H2O + ısı (Solunum olayı)

Asitler ve Bazlar

Asitler ve Bazlar


Asitler



* Sulu çözeltilerinde H iyonu veren maddelere asit denir.


*Asitlerin tatları ekşidir.

*Cildi tahriş ederler.

*Mavi turnusol kağıdının rengini kırmızı ya çevirirler.

*Elektrik akımını iyi iletirler.

*Bazlarla bir araya gelerek su ve tuz oluştururlar. Bu olaya nötralleşme denir.

*pH değeri 0-7 arasındadır.

*pH değeri sıfıra yaklaştıkça kuvvetli asit 7 ye yaklaştıkça zayıf asit olurlar.

*Asitler genellikle yiyecek ve içeceklerin yapısında bulunurlar.

asitler ile ilgili görsel sonucu
kullanılan asitler

--yiyecek ve içeceklerdeki asitler:

  • -yoğurtta laktik asit
  • elmada malik asit
  • limonda sitrik asit
  • sirkede asetik asit
  • çilekte folik asit
  • üzümde tartarik asit
--Bazı özel asitler bilimsel ve özel adları

  • HNO3   Nitrik asit  -  kezzap
  • H2SO4    sülfürik asit   - zaç yağı
  • HCl     hidroklorik asit    -tuz ruhu



Bazlar

*Sulu çözeltilerinde OH iyonu verebilen maddelere baz denir.






*Tatları acıdır.

*Cilde kayganlık hissi verirler ve cildi tahriş ederler.

*Elektrik akımını iyi iletirler.

*Kırmızı turnusol kağıdının rengini maviye çevirirler.

*Asitlerle bir araya gelerek su ve tuz oluştururlar. Bu olaya nötralleşme denir.

*pH değeri 7-14 arasındadır.

*pH değeri 14 yakınlaştığında kuvvetli baz 7 yakınlaştığında zayıf baz özelliği gösterirler.

*Genellikle temizlik ürünlerinin yapısında bulunurlar.

bazlar ile ilgili görsel sonucu
kullanılan bazlar
















--Bazı özel bazlar bilimsel ve özel adları

  • NAOH  sodyum hidroksit     - sud kostik

  • KOH  potasyum hidroksit     - potas kostik

  • Ca2(OH)   kalsiyum hidroksit   -sönmüş kireç


asit ve baz belirteçleri

    Her zaman kullanılan asitlerin ya da bazların tatlarına, kokusuna veya cilde sürerek ayırmak tehlikeler ortaya çıkaracağından belirteçleri kullanılır.

Bunlar:



pH cetveli:


ph cetveli çizimi ile ilgili görsel sonucu

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Biyoteknoloji nedir?

Biyoteknoloji nedir?

Hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler biyolojimikrobiyolojigenetikfizyoloji ve biyokimya gibi doğa bilimleri yanında mühendislik ve bilgisayar mühendisliğinden yararlanarak, DNA teknolojisiyle bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeler (ürünleri) elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüne biyoteknoloji denilmektedir. Başka bir tanıma göre ise biyoteknoloji; Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına denilmektedir.
*****Biyoteknoloji, temel bilim buluşlarını kısa sürede yararlı ticari ürünlere dönüştürebilmesiyle bir anlamda kendi talebini de yaratabilir. Bu yönüyle de diğer teknolojilerden ayrılır. 

Biyoteknolojinin uygulamaları nelerdir?
1- İnsan sağlığına yönelik olarak proteinlerin üretilmesi.
2- KanserAids gibi bir çok hastalığın tedavisi ve önlenmesinde kullanılacak genetik ürünler elde edilmesi.
3- Çok zor şartlara sahip çevrelerde (sıcak, kurak,tuzlu...) yaşayan organizmaların enzimlerini ve biyomoleküllerini saflaştırarak bunların sanayide kullanılması.
4- Büyüme geriliği gibi sorunlara çare olacak ya da bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak proteinlerin üretimi.
5- İnsandaki zararlı genlerin elemine edilmesi.
6- Rekombinant ilaç ve aşıları sentezleyecek transgenik bitkilerin geliştirilmesi.
7- Bazı hormonantikorvitamin ve antibiyotik üretilmesi.
8- Aşı, pestisit, tıbbi bitki üretimi.
9- Hasar görmüş beyin hücrelerinin ve omuriliğin onarımı.
10- Yeni sebze ve meyve üretimi.
11- Organik atıkları metabolize edecek bakterilerin elde edilmesi.

Biyoteknolojinin topluma sağladığı faydalar nelerdir?
Sağlık alanındaki yararları
1- Hastalıkların erken tanımında, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi.
2- DNA, sentetik peptid,rekombinant aşı endüstirisinin geliştirilmesi.
3- Biyoteknoloji ile üretilen ilaçların geliştirilmesi.
4- Tedavi amaçlı yapay hücre, doku, organların klonlama yöntemi ile yapılıp saklanması.
5- Genetik hastalıkların önlenmesi ve azaltılması için kök hücrelerin saklanması.
6- Kanserlerde gen tedavisi uygulamalarının geliştirilmesi.

Tarımsal alandaki yararları
1- Tarım ürünlerinde verimi etkiliyen biyolojik ajanlara karşı(bakteri,virus,mantar,) dayanıklı bitki türleri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalarda çevreye zarar veren kimyasal ilaçlar kullanılmadan bitkiler daha elverişli hale getirilmektedir.
2- Bitkilerde faydalı maddeler (budayda lisin, baklada metionin gibi) zenginleştirilerek daha kaliteli ürünler elde edilmektedir.
3- Özellikle buğdaypamuk, yağ bitkileri, domates gibi stratejik önemi olan bitkilerin melezleme yöntemi ile yeni çeşitleri elde edilmekte yapay tohum olanakları araştırılmaktadır.

Hayvancılık alanındaki yararları
1- Türkiye için özgün olan hayvan ırklarının genomları belirlenerek devamlılığı sağlanmaktadır.
2- Hayvanların daha verimli, daha sağlıklı, daha kaliteli üremelerini sağlamak için modern tekniklerle çalışmalar yapılmaktadır.
3- Hayvanların daha sağlıklı olması için aşılar üretilmektedir.

Gıda üretimindeki yararları
1- Sağlığa zararlı gıda üretiminin tesbiti, önlenmesi, Gıdada zararlı maddelerin tespitine yarayan tekniklerin geliştirilmesine çalışılmaktadır.
2- Genleri ile oynanmış gıdaların dünya standartlarına uygun olması, insan ve çevreye zarar vermemesi bunlar için yasal denetimler yapılması gereklidir.

Diğer alanlardaki yararları
1- Rekombinant teknikler protein veantikor üretimi,aşıların geliştirilmesi, hormon üretimi.
2- Kriminal çalışmada DNA analizi.
3- Tarım alanında çeşitli zor şartlara uygun bitki türlerinin geliştirilmesi.
4- Yeni ilaç moleküllerinin geliştirilmesi.
5- Hızlı tanı yöntemleri için spesifik genler, nükleoititler, peptitleri kullanarak hasta başı tanı kitleri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.

Biyoteknolojinin zararları nelerdir?
Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı yada bir parçası kullanılarak yeni bir organizma (bitki, hayvan yada mikroorganizma) elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında arzu edilen yönde değişiklikler meydana getirmek amacı ile kullanılan yöntemlerin tamamına Biyoteknoloji denmektedir. Biyoteknolojinin en kötü yönü taraflı olarak kullanıma açık olmasıdır. Örneğin üretilen biyolojik silahların pek çoğu günümüzde biyoteknoloji kullanılarak yapılmaktadır. Aynı şekilde biyoteknoloji kullanılarak yapılan GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ' lar sebze ve meyve üretiminde kullanılmaktadır. Genetik mühendisliği uygulanmış ürünler potansiyel olarak toksik olup insan sağlığını tehdit edici bir konumdadır. Yiyecek alerjisi olan kişiler de günlük besin maddelerine eklenen yabancı proteinlerden zarar görebilirler, çünkü söz konusu proteinler insanlar tarafından şimdiye kadar hiç tüketilmemişlerdir.


Gelecekte olası bir kamu sağlığı felaketini önleyebilmek için pazarlama aşamasından önce hayvanlarda ve gönüllü insanlarda uzun dönemli testler yapılması gereklidir. Yapılan çalışmalarda genetiği değiştirilmiş ürünler yetiştiren Amerikalı çiftçilerin geleneksel tarım yapan çiftçilere göre daha fazla tarım ilacı kullandıkları tesbit edilmiştir, çünkü bu bitkiler tarım ilaçlarına karşıda dirençlidir. İlaca karşı dirençli olan bu bitkilerin özelliği tarım ilaçlarından zarar görmemeleridir. Dolayısıyla çiftçiler bitkilerdeki haşeratı öldürmek için tarım ilaçlarını fazla miktarlarda kullanabilmekte ve bitkide bundan zarar görmemektedir. Bio teknolojide lider olan şirketler aynı zamanda toksik tarım ilaçlarını da üretip satmaktadırlar, dolayısıyla bu şirketler bitkileri özellikle genetik olarak ilaca karşı dirençli olarak dizayn etmekte ve böylece çiftçilere daha fazla tarım ilacı satma imkanı bulmaktadırlar. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin ekili olduğu alanlardan genetiği değiştirilmiş polenler rüzgaryağmur, kuşlar, arılar ve polen taşıyıcı böcekler tarafından hem organik hem de normal tarımın yapıldığı alanlara taşınmakta ve buradaki ekinlerin DNA'sını kirletmektedir.


Organik tarımla uğraşan çifçiler genetik kirliliğin kontrol edilemeyeceğini savunmakta ve bunların yaşayan canlılar oldukları için çoğalabileceklerini, göç edebileceklerini, mutasyona uğrayabileceklerini belirtmektedirler. Genetik olarak değiştirilmiş mısırların polenleri Monarch kelebeklerini zehirlenmesine sebep olmaktaydı. Araştırmalar bu tür ürünlerin yararlı böceklere ve topraktaki yararlı mikroorganizmalara belki de kuşlara bile zarar verdiğini tespit etmiştir. Genetiği değiştirilmiş yiyecekler ve bio teknoloji ürünü gıdaların kullanımı 12.000 yıldan beri devam edegelen geleneksel tarım üretimine sekte vurmakta, kullanılmakta olan Terminatör Teknolojisi gibi metodlar tohumların kısırlaşmasına sebep olmaktadır. Böylece dolaylı bir şekilde zorlanan çiftçiler çok daha pahalı olan genetik mühendisliği ürünü tohumları bir avuç global monopolden almak zorunda kalmaktadırlar.


7 Mayıs 2018 Pazartesi

KİMYASAL BAĞLAR

KİMYASAL BAĞLAR

    Elementleri ya da atomları bir arada tutan kuvvette kimyasal bağ denir.Atomlar elektron taşıyan katmanlarının tam dolu olması gerekmektedir(kararlı hale geçmeleri gerekir).Bunun için atomlar ya elektron alır ya elektron verir yada elektronlarını ortaklaşa kullanırlar.

Metaller kimyasal bağ oluşturacağı zaman elektron verirler.

Ametaller kimyasal bağ oluşturacağı zaman elektron alır ya da ortaklaşa kullanırlar.


1-) İyonik Bağ

*Metal-Ametal atomları arasında gerçekleşir.

*Katyon-anyon atomları arasında gerçekleşir.

*Metaller elektron verir ametaller elektron alır yani iyonik bağ elektron alışverişi görülür.

*İyonik bağlı bileşiklerin sulu çözeltileri elektrik akımını iletir.


Örnek:  

Na:11 ve Cl:17 atomları arasında oluşacak bağ türü nedir.

iyonik bağ


Atom numarası 11 olan Na elementi kararlı hale geçmek için 1 elektron fazlası var.Atom numarası 17 olan Cl elementinin 1 elektrona ihtiyacı bulunuyor.

Na ve Cl elementleri arasında iyonik bağ oluşacağı zaman metal olan Na elementi 1 e verir Cl elementi 1 e alır. Oluşan elektron alışverişi sonucunda iyonik bağlı sofra tuzu NaCl oluşur.

Na +1  katyon  
                                       iyonik bağ
Cl -1 anyon 



Örnek: 

Mg:12 ile F:9 atomları arasın da hangi bağ oluşur?

İyonik bağ



    Mg kararlı hale geçeceği zaman +2 yüklü F kararlı hale geçeceği zaman -1 yüklü olur.Mg ve F atomları arasındaki elektron şeması gösterileceği zaman Mg 2 elektron fazlası F 1 e eksiği bulunur Mg 2 fazla e kullanıla bilmesi için 2 tane F  atomu çizilir.



Mg fazla olan 2 e birini bir F atomuna diğerini diğer F atomuna vererek kararlı yapıya geçer F atomları da aldıkları birer elektron ile kararlı yapıya geçer elektron alış verişi sonucunda iyonik bağlı bileşik oluşur


Mg +2

                       iyonik bağ oluşur.
F-1


Oluşan bileşik formülü MgFdir.


2-) KOVALENT BAĞ

*Ametal-Ametal atomları arasında gerçekleşir.

*Anyon-anyon atomları arasında gerçekleşir.

*Ametal atomları arasında elektron ortaklaşması sonucu görülür.

*kovalent bağlı bileşiklerin sulu çözeltileri elektrik akımını iletmez.

Örnek:

O:8 ve H:1 atomları arasında oluşacak bağ çeşidi 




Oksijen atomunun elektron dağılımı yapıldığında iyon yükü -2 bir anyon olduğu bulunur.

Hidrojen atomu ise 1 elektron alarak -1 yüklü anyon halini alır.

Oksijen atomu kararlı hale geçmek için 2 elektrona ihtiyacı var ve Hidrojen atomu 1 elektrona ihtiyacı bulunur.bileşik oluşturulacağı zaman 1 O atomu ve 2 H atomu 1'er elektronlarını ortaklaşa kullanarak  kovalent bağlı bileşik oluştururlar.

Her iki atomda - yüklü olduğu bilindiğine göre kovalent bağlı bileşik oluşur.


6 Mayıs 2018 Pazar

ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

ELEMENTLERİN SINIFLANDIRILMASI

Elementler periyodik tabloda metal,yarı metal,ametal ve soygaz olarak sınıflandırılırlar.yarı metaller lisede işleneceğinden dolayı burada bahsedilmeyecektir.


Metaller ve Özellikleri

* Parlak görünümlüler.

*Oda sıcaklığında civa hariç hepsi katı haldedirler.

*Şekil verilebilirler (tel ve levha haline getirilibilinirler)

*Periyodik tablonun sol tarafında yer alırlar.

*Elektriği ve ısıyı iyi iletirler.

*Atomik yapıdırlar.

*Kendi aralarında bileşik oluşturmazlar alaşım oluştururlar.

*Metaller ametaller ile iyonik bağ oluşturur iken katyon halini alırlar.

*periyodik tabloda 1A-2A-3A grubunda yer alırlar


Ametaller ve Özellikleri

*Mat görünümlüdürler.

*Oda sıcaklığında katı,sıvı ve gaz halin de buluna bilirler.

*Kırılgandırlar; tel ve levha haline getirilemezler.

*Periyodik tablonun sağ tarafında yer alırlar.

*Elektrik ve ısıyı iyi iletemezler.

*Doğada molekül yapıda bulunurlar

*Kendi aralarında kovalent bağ,metaller ile iyonik bağ oluştururlar.

*Bağ oluşturacakları zaman elektron alarak anyon halini alırlar.

*Periyodik tabloda 5A-6A ve 7A grubunda yer alırlar.

Soygazlar ve Özellikleri

*Doğada gaz halinde bulunurlar.

*Periyodik tablonun 8A grubunda yer alırlar.

*Kararlı yapıda olduklarından hiç bir elementle bileşik oluşturmazlar.

*Elektron alıp vermezler.

*Helyum hariç son katmanlarında 8 e bulundururlar.

*Helyum (He)Neon (Ne)Argon (Ar)Kripton (Kr)Ksenon (Xe)Radon (Rn) bilinen soygazlardır

5 Mayıs 2018 Cumartesi

ELEMENTLERİN İYON YÜKÜNÜ BULMA

ELEMENTLERİN İYON YÜKÜNÜ BULMA


Tüm elementler doğada bileşik ve molekül oluştururken kendine en yakın soygaza benzeyerek kararlı hale geçmeye çalışırlar.Bir element kararlı yapıya geçeceği zaman ya elektron alır anyon (-) halini alır yada elektron vererek katyon (+) halini alır.

*Dublet Kuralı : elementlerin son katmanını atom numarası 2 olan helyuma benzetmesine dublet kuralı denir.

Oktet kuralı:elementlerin 2. ve 3 katmanlarını Neon ve Argona benzetmesine oktet kuralı denir.Atomlar son katmanını 8 tamamlamaya çalışır.



Bir element bileşik oluşturacağı zaman kendini atom numarası en yakın olan soygaza benzetir.Yukarıda dediğimiz gibi elektron alıyor ise anyon (-) elektron veriyor ise katyon(+) olur.


Örnek:



 
Atom numarası 11 olan sodyum(Na) atom numarası 10 olan kendisine en yakın soygaz neon olabilmesi için 1 e vererek katyon olur.Sodyum Na +1 olur.

Sodyum için şöyle düşüne biliriz 1 e vererek neon (10) olması mı kolay yoksa 7 e alarak argon(18) olması mı kolay tabi kide 1 e vererek olması daha kolaydır.


Atom numarası 17 olan klor(Cl) atom numarası 18 olan kendisine en yakın soygaz argon olabilmesi için 1 e alarak anyon olur.klor  Cl -1 olur.

Klor için şöyle düşüne biliriz 1 e alarak argon(18) olması mı kolay yoksa 7 e vererek neon(10) olması mı kolay tabi kide 1 e alarak kendini soygaza benzemesi daha kolaydır.


Atom numarası 3 olan lidyum (Li) atom numarası 2 olan kendisine en yakın soygaz helyum olabilmesi için 1 e vererek katyon olur.klor  Li+1 olur.

Li için şöyle düşüne biliriz 1 e vererek helyum olması mı kolay yoksa 7 e valarak neon(10) olması mı kolay tabi kide 1 e vererek kendini soygaza benzemesi daha kolaydır.



Atom numarası 7 olan Azot(N) kendisine en yakın soygaz olan neon(10) benzemek için 3 e alarak kararlı hale gelir. Azot N-3 olur.



Atom numarası 12 olan magnezyum kendisine en yakın olan neon olabilmek için 2 e vererek katyon olur. Mg+2 olur.






1A grubu daima +1 yük alır Hidrojen hariç

2A gubu daima +2

3A grubu daima +3 

4A 

5A grubu daima -3 

6A grubu daima -2

7A grubu daima -1 iyon yükü alır.


8A grubu soygazlar kararlı yapıda olduğundan dolayı elektron alıp vermezler.

3 Mayıs 2018 Perşembe

ELEMENTLERİN PERİYODİK TABLODAKİ YERİNİ BULMA

ELEMENTLERİN PERİYODİK TABLODAKİ YERİNİ BULMA


Elementler periyodik tabloya proton sayılarına göre yerleştirilmiştir.Bir elementin periyodik tablodaki yeri bulunacağı zaman elektronlar katmanlara yerleştirilir.Katman sayısı bize periyot numarasını son katmandaki elektron sayısı bize grup numarasını verir.

1. katman en çok 2 elektron alır.

2. ve 3. katmanlar ise en çok 8 elektron alır.


Örnek:


Atom numarası 4 olan Beliryum 1. katman 2 elektron aldıktan sonra 2. katmana 2 elektron yerleştirilir.

Son katmanında 2 elektron olduğunda 
2A grubunda yer alır.
2 katmanı plduğunda 2. periyotta yer alır.


          
Atom numarası 11 olan sodyum(Na) 1. katman 2elektron  2. katman 8 elektron alır ve son katmana 1 elektron kalır.

Son katmanda 1 e olduğunda 1A grubu 3 katman bulundurduğunda 3. periyotta yer alır.



    Atom numarası 9 olan florür(F) 1. katman 2 e alır. Geriye kalan 7 e 2. katmana yazılır. son katmanda 7 e bulunduğundan 7A grubu  2 katmanı olduğundan 2. periyotta yer alır. 





Atom numarası 13 olan Aleminyum elektronları katmanlara yerleştirildiğinde 

son katmanda 3 e olduğunda 3A grubunda 3 katman olduğunda dolayı 3. periyotta yer alır.







Atom numarası 6 olan karbon(C) elementi elektronları katmanlara dağıtıldığında son katmanda 4 e olduğunda 4A grubunda yer alır
2 katmanı olduğunda 2.periyotta yer alır.


                       
Atom numarası 7 olan Azot(N) elementi elektronların katmanlara dağıtıldıktan sonra son katmanında 5 e olduğundan 5A grubunda yer alır ve 2 katmana sahip olduğundan 2. periyotta bulunur.







Atom numarası 2 olan helyum 1 katmanı olduğundan 1. periyotta yer alır.

*****Son katmanında 2 elektron bulunmasına rağmen istisna olarak 8A grubunda bulunur.






Atom numarası 10 olan neon(Ne) 2 katmana sahip olduğundan 2. periyot

Son katmanında 8 elektron olduğundan 8A grubunda yer alır.






1 Mayıs 2018 Salı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

PERİYODİK SİSTEM


Periyodik tablonun tarihçesi

Döbereiner: Elementleri benzer özelliklerine göre 3'lü gruplara ayırmıştır.

Alexander:Elementleri bir silindir etrafına yatay dikey olarak sarmal olarak gruplandırmıştır.

Newlands:Elementleri 8'erli gruplara ayırmış ve sürekli tekrar ettiğini görmüştür bunu da müzikteki oktav kuralına benzetmiştir.

Mayer ve Mendelyev: Mayer elementleri benzer özelliklerine göre Mendelyev ise atom ağırlıklarına göre gruplandırarak benzer bir periyodik tablo oluşturmuşlardır

Mosely:Elementleri atom numarası(proton sayısına) göre gruplandırarak günümüz periyodik tablonun temelini oluşturmuştur.

Seaborg: Mosely oluşturduğu periyodik tablonun altına iki satır ekleyerek son halini vermiştir.


Periyodik Tablo ve Özellikleri





Elementleri atom numarasına göre gruplara ve periyotlara göre sınıflandırıldığı şemaya periyodik tablo denir.

*Elementler atom numarasına(proton sayısı) göre yerleştirilmiştir.

* Periyodik tablodaki dikey satırlara grup denir.

*Periyodik tablodaki yatay satırlara periyot denir.

*Periyodik tabloda 8 tane A grubu 10 tane B grubu olmak üzere 18 tane grup bulunur.

* 7 tane periyot bulunur.

* Bazı grupları özel isimleri bulunur.

-1A alkali metal

-2A toprak alkali metal

-7A halojenler

-8A soygaz(asal gazlar)

*Aynı gruptaki elementler benzer kimyasal özellik gösterir.



*Periyodik tabloda soldan sağa doğru gidildikçe;

-atom numarası artar.

-atom çapı azalır

-metallik özellik azalır ametalik özellik artar

-katman sayısı değişmez.(periyot sayısı aynı kalır.)

-benzer kimyasal özellik göstermezler.

-*Periyodik tabloda yukarıdan aşağıya gidildikçe;

-Atom çapı artar.

-atom numarası artar.

-ametal özellik azalır,metallik özellik artar.

-katman sayısı artar.(periyot sayısı artar)

-elementler benzer kimyasal özellik gösterir.



DİŞLİLER ve KASNAKLAR

DİŞLİLER ve KASNAKLAR


Bir çember etrafına eşit aralıklarla dişler buluna basit makineye dişli denir.


*Kuvvetin hareket yönünü değiştirebilirler.

*Cisimlerin dönme hızlarını değiştirebilirler.

*Kuvveti aktarma amaçlı kullanılabilirler.

*Hareketi aktarma amaçlı kullanılabilirler.



 Eş merkezli dişliler

Merkezleri birbirine perçinlenmiş dişlilere eş merkezli dişliler denir.


* Dönme yönü aynıdır.

*Dişlilerin tur sayıları daima aynıdır.










Düz Bağlı Dişliler

Bir zincir ya da bir ip ile birbirine bağlanmış dişlilere denir.Bir dişlinin hareketi diğer dişliye aktarılmış olunur.


* Dişlilerin dönme yönü daima  aynıdır.

* tur sayısı ya da yarı çap 

n1 x r1=n2 x r2 formülü ile bulunur

n1: 1.dişlinin dönme sayısı

r1: 1. dişlinin tur sayısı

n2: 2. dişlinin dönme sayısı

                                                                                    r2: 2. dişlinin yarı çapı





Çapraz Bağlı Dişliler

* Dönme yönleri zıttır.

* tur sayısı ya da yarı çap 

n1 x r1=n2 x r2 formülü ile bulunur

n1: 1.dişlinin dönme sayısı

r1: 1. dişlinin tur sayısı

n2: 2. dişlinin dönme sayısı



                                                                                    r2: 2. dişlinin yarı çapı



Not: Yarı çapı birbirinden farklı olan dişlilerden yarı çapı küçük olan dişlinin tur sayısı ve dönme hızı yarı çapı büyük olandan fazladır.