fen ders notları,fen bilimleri sınavları,fen ölçekleri,fen bilimleri yıllık planlar,fen bilimleri günlük planlar,fen ve teknoloji dersi,konu özetleri,fen denemeleri
Karışım: Birden çok maddenin kimyasal bağ oluşturmadan bir arada bulunmasıyla meydana gelen maddelere karışım denir.
Karışımlar görünümlerine göre ikiye ayrılır:
1.Homojen Karışımlar:Karışımın her yerinde aynı özelliği gösteren ve dışarıdan bakıldığında tek bir madde gibi görünen karışımlara homojen karışım denir. Homojen karışımlar çözelti olarak ta bilinir.
Homojen karışımlara örnekler:
1. Hava
2.hazır limonata
3. Madeni para
4. Tuzlu su
5. Kolonya
Şekerli Su. Tuzlu Su ,Asitli Su, Bazlı Su, Çay, Kola ,Soda, Gazoz
2.Heterojen karışım: Dışarıdan bakıldığında tek bir madde gibi görünmeyen her yerinde aynı özelliği göstermeyen karışımlara heterojen karışım denir.
1.kuru yemiş
2.zeytin yağlı su
3.Ayran ve toprak
Demir tozu – Kükürt tozu , Su – Tebeşir tozu, Su – Kükürt tozu, Su – Yağ, Su – Benzin, Elma – Armut, Çamurlu su,Kum – Su, Kum – Çakıl,Su – Talaş, Toprak, Sis,Süt, Ayran,Su – Demir Tozu
çözünme:tuzun suyun içinde her tarafta aynı özelliği göstermesine çözünme denir.çözünme olayı çözeltiyi oluşturur.
çözücü: çözeltiler de madde miktarı çok olana çözücü denir. Bilgi;madde miktarı ne olursa olsun su olan çözeltiler de çözücüdür.
çözünen: çözeltiler de madde miktarı az olan maddelere denir.
Asit yağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye başlamıştır. İlk olarak ise 1852 yılında sanayinin beşiği olan ingiltere’de Robert Angus Smith adındaki bilim adamı asit yağmurları ile hava kirliliği arasındaki ilişkiyi fark etmiş ve sanayinin bu yağışları tetiklediğini ortaya koymuştur. Bu yağışlar sadece oluştuğu bölgeyi etkilememektedir.
Asit Endüstriyel faaliyetlerin ve enerji tüketiminin fazla olduğu yerlerde yakılan kömür, petrol gibi fosil yakıtlardan karbondioksit (CO2), kükürtdioksit (SO2) ve azotdioksit (NO2) gazları açığa çıkar. Bu gazlar, bulutlardaki su buharıyla tepkimeye girerek sülfürik asit (H2SO4) ve nitrik asit (HNO3) gibi asitlerin oluşumuna neden olur. Bu asitler, yağmur gibi doğa olayları sonucunda yeryüzüne inmektedir. Bu yağmurlara asit yağmurları adı verilir.
Asit yağmurları, fosil yakıtların yakılmasıyla oluşan yağışlardır. Özellikle endüstriyel faaliyetlerin ve enerji tüketiminin fazla olduğu yerlerde yakılan, kömür ve petrol gibi fosil yakıtlardan, azot ve kükürt gazları açığa çıkmaktadır. Oluşan bu gazlar bulutlardaki su buharıyla tepkimeye girerek sülfürik ve nitrik asitleri ortaya çıkarmakta oluşan bu asitler ise kar, yağmur, çiğ ve sis gibi doğal olaylar sonucunda yeryüzüne ulaşmaktadır. Normal koşullar altında oluşan yağmurların pH değeri 5.6’dır. Bunun altında bir değere sahip olan yağış asit yağmuru olarak adlandırılır.
oluştuğu gibi yanardağ faaliyetleri gibi doğal olaylar sonucunda da meydana gelir.
Asit Yağmurlarının Etkileri
Asit yağmurları, tüm çevreye zarar vermektedir ancak bundan en çok etkilenen ormanlar ve tarım alanlarıdır. Bu yağışlar toprağın yapısındaki magnezyum ve kalsiyum gibi bitki gelişiminde önemli olan elementleri yıkayarak derinlere taşınmasına sebep olur. Bunun sonucunda ağaçlar ve diğer bitkiler topraktan yeteri kadar faydalanamaz ve kurur.
Asit Yağmurlarının Etkileri Genel Olarak Şunlardır;
Göllere ve akarsulara düşen asit yağmurları, sudaki asit dengesini bozar ve balıkları etkiler. Balıkların bu durumdan etkilenmesi besin zinciri yoluyla bizleri de etkilemektedir.
Havada bulunan sülfat solunum yoluyla alınmakta ve bronşit, astım, kanser gibi çeşitli hastalıklara neden olmaktadır.
Topraktaki alüminyumun çözülmesine neden olur ve ağaç köklerinin besinlerden faydalanmasını engeller.
Mermer, kumtaşı veya kireçten yapılan ve içerisinde kalsiyum karbonat bulunduran tarihi eserlere zarar vermektedir.
Asit Yağmurlarının Etkisini En Aza İndirmek İçin Alınabilecek önlemler;
Enerji üretiminde kullanılan termik santrallerin yerine, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. (Güneş Enerjisi, Jeotermal Enerji, Rüzgar Enerjisi vs.)
Orman yangınları engellenmeli, yeşil alanlar yaygınlaştırılmadır.
Şehir içi ulaşımlarda özel araçların yerine toplu taşıma araçları kullanılmalıdır.
Havayı olduğundan fazla kirleten kaçak kömür kullanımının önüne geçilmelidir.
Isı : Madde taneciklerinin sahip olduğu hareket(kinetik ) enerjilerinin toplamına ısı denir.
Sıcaklık: madde taneciklerinin sahip olduğu hareket enerjilerinin ortalamasına sıcaklık denir.
Isı ve Sıcaklığı şöyle bir örnek ile açıklaya biliriz;
8/E sınıfından 10 öğrenci fen bilimleri dersi sınavından her biri 90 puan almıştır.
Yukarıdaki örnekte her öğrenci 90 puan aldıysa 10 öğrencinin notlarının toplamı 900 puan yapar.Buradaki 900 puan toplamı; 8/E sınıfını madde olarak kabul edersek ısı enerjisini temsil eder.
yukarıdaki örnekte eğer sınıfın fen bilimlerindeki ortalamasını bulmaya çalışır isek 10*90=900 puan 10 öğrencinin not toplamıdır.900/10=90 işleminde sınıfın fen ortalaması 90 puan dır bu puan bize sıcaklığı temsil etmektedir.
ısı sıcaklık
*ısı bir enerji çeşididir. * sıcaklık bir ölçüm ya da bir göstergedir.
*birimi kalori(cal) yada joule dir . * birimi santigrad derece ya da celcius(C)tur.
*sıcaklık madde miktarına bağlıdır. * madde miktarına ve cinsine bağlı değildir.
*hareket enerjilerinin toplamıdır. * hareket enerjilerinin ortalamasıdır.
*kalorimetre kabı ile ölçülür. * termometre ile ölçülür.
Not: Sıcaklıkları aynı olmasına rağmen madde miktarları farlı olan sulardan miktarı çok olanın sahip olduğu enerji miktarı fazladır.
Not: 1 kalori= 4,18 joule tir.
10 kalori=41,8 joule dir.
Öz Isı:
Bir maddenin 1gr sıcaklığını 1 C artırmak için gerekli olan enerjiye öz ısı denir.
Öz ısı küçük ''c'' harfi ile gösterilir.
Öz ısı maddeler için ayırt edici bir özelliktir.
Madde
Öz ısı (j/g C)
Madde
Öz ısı (j/g C)
Su
4,18
Oksijen
0,92
Alkol
2,54
Civa
0,12
Zeytin yağı
1,96
Alüminyum
0,91
Demir
0,46
Kurşun
0,13
Bakır
0,37
Sonuç: yukarıdaki öz ısı tablosunda bazı maddelerin öz ısı değerlerini vermiştik.Eşit miktarda ısı alan maddelerden;
➽sıcaklık artışı çok olan öz ısı küçük
➽sıcaklık artışı az olan maddelerin öz ısısı büyük olur.
➽öz ısısı küçük olan maddeler erken ısınır erken soğur.
➽öz ısı büyük olan maddeler geç ısınır,geç soğur.
Örnek sorular:
Madde
Öz ıs (g/j)
X
2,1
Y
0,9
Z
1,7
ilk sıcaklıkları aynı olan x,y ve z maddelerinde özdeş ısıtıcılarla eşit sürede ısı verilir ise sıcaklık artışlarını büyükten küçüğe doğru sıralayınız?
Çözüm; öz ısısı küçük olan maddelerin sıcaklık artışı çok öz ısısı büyük olan maddelerin sıcaklık artışı az olur.
Y>Z>X Olur.
örnek soru:
Maddeler
İl sıcaklık(C)
Son sıcaklık(C)
K
18
47
L
18
58
M
18
41
N
18
53
İlk sıcaklıkları verilen K,L,M ve N maddelerine öz deş ısıtıcılarla eşit süre ısı verildiğinde son sıcaklıkları tablodaki gibi olmaktadır.Buna göre öz ısılarını büyükten küçüğe doğru sıralayınız?
Çözüm: llk ve ve son sıcaklıkları arasındaki sıcaklık artışını bularak öz ısıları hakkında yorum yapabiliriz.
∆t: son sıcaklık-ilk sıcaklık
K için ∆t: 47-18=29 C olur.
L için ∆t: 58-18=40 C olur.
M için ∆t:41-18=23 C
N için ∆t:53-18=35 olur.
sıcaklık artışı az olan maddelerin öz ısısı büyük sıcaklık artışı çok olan maddelerin öz ısısı küçük olur.
Asit ve baz terimleri birçoğumuzun okuldan aşina olduğu kavramlar. Aslında günlük hayatımızda kullandığımız ve temas ettiğimiz birçok madde -örneğin sabun, deterjan, limon suyu, soda- asidik ya da bazik özelliğe sahip. Peki, evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle bir maddenin asit mi yoksa baz mı olduğunu belirlemek ister misiniz?
Bu deneyde hem asit ve baz kavramlarının daha kolay anlaşılabilmesini hem de bir çözeltinin asit mi baz mı olduğunu görsel olarak belirleyebilmemizi sağlayan belirteçlerin yani indikatörlerin nasıl çalıştığınoı açıklamayı hedefliyoruz.
Bilmekte fayda var!
Asit ve baz kavramlarının açıklanmasına yönelik farklı tanımlamalar var. Ancak genel olarak asitler, bir çözücüde çözündükleri zaman çözeltide hidrojen daha doğru bir ifadeyle hidronyum (H3O+) iyonlarının miktarının artmasına sebep olan maddeler olarak tanımlanabilir. Limon suyu, gazlı içecekler, sirke gibi günlük hayatta aşina olduğumuz birçok madde asidik özellik gösterir.
Bazlar ise içinde çözündükleri çözeltide hidronyum iyonlarının miktarının azalmasına sebep olan maddelerdir. Sabun, çamaşır ya da bulaşık deterjanları ve diş macunu gibi maddeler bazik özelliğe sahiptir. Bu maddeler elde kayganlık hissine sebep olur.
Bir çözeltinin asitlik ve bazlık ölçüsü pH ile ifade edilir ve pH hidronyum iyonlarının derişimine bağlı olarak hesaplanır. pH değerinin 7 olması çözeltinin nötr, 7’den düşük olması asidik, 7’den büyük olması ise bazik olduğu anlamına gelir.
Bir maddenin asidik ya da bazik özelliğe sahip olduğunu belirteç olarak isimlendirilen maddeler sayesinde belirleyebiliriz. Belirteçler farklı pH değerine sahip çözeltilerdeki renkleri birbirinden farklı olan moleküllerdir. Renk değişiminin nedeni farklı pH değerlerinde belirteç molekülünün yapısında meydana gelen değişimlerdir.
Nelere ihtiyacımız var?
· Kırmızı lahana
· Sıcak su
· Cam kâse
· Cam bardak
· Süzgeç
· Limon tuzu
· Sirke
· Bebek şampuanı
· Karbonat
· Toz sabun
· Çamaşır deterjanı
Ne yapıyoruz?
İlk olarak kırmızı lahanayı küçük parçalar halinde keselim. Bu sırada dikkatli olmaya özen gösterelim.
Daha sonra parçalanmış lahana yapraklarının üzerine sıcak su dökelim. Hazırladığımız karışımın sıcaklığı oda sıcaklığına gelinceye kadar bekleyelim. Suyun renginin zaman geçtikçe koyu mora dönüştüğünü görebilirsiniz.
Karışım soğuduktan sonra bir süzgeç yardımıyla lahana yapraklarını sıvı kısımdan ayıralım. Belirteç çözeltimiz hazır. Artık farklı maddelerin asitlik-bazlık derecesini yani pH değerini belirlemek için bu çözeltiyi kullanmaya başlayabiliriz.
Kırmızı lahanadan elde ettiğimiz çözeltinin rengi pH değerine bağlı olarak değişir. pH değeri yaklaşık 7 olan nötr lahana çözeltisinin rengi mordur. pH değerinin daha düşük olması yani asitliğinin fazla olması durumunda çözeltinin rengi kırmızıya dönüşür. pH=7’den daha yüksek pH değerlerinde çözeltinin rengi mordan maviye, daha yüksek pH değerlerinde ise yeşile dönüşür.
Farklı maddelerin asitlik-bazlık derecesini yani pH değerini belirlemek için önce cam bardaklara belirteç çözeltimizden eşit miktarda koyalım. Bu sırada bardakları farklı numaralarla etiketleyerek her bardağa hangi maddeden eklediğimizi not alabiliriz. Böylece bardakların birbirine karışmasını engellemiş oluruz.
İlk bardağa birkaç parça limon tuzu ekleyelim. Koyu mor renkteki lahana çözeltisinin renginin yavaş yavaş kiraz kırmızısına dönüştüğünü gözlemledik.
İkinci bardaktaki çözeltiye birkaç damla sirke ekleyelim. Çözeltinin rengi koyu mordan pembeye dönüştü.
Üçüncü bardağa ise birkaç damla bebek şampuanı ekleyelim. Şampuanı ekledikten sonra çözeltinin renginde herhangi bir değişiklik gözlemlemedik. Çünkü bebek şampuanlarının pH değeri yaklaşık 7’dir.
Dördüncü bardaktaki lahana çözeltisine bir miktar sodyum bikarbonat ekleyelim. Sodyum bikarbonat kısaca karbonat olarak bildiğimiz, pastalara kabarması için ilave edilen bir maddedir. Sodyum bikarbonat eklediğimiz çözeltinin rengi koyu mordan maviye dönüştü.
Beşinci bardağa bir miktar toz sabun ekleyelim. Sabun, lahana çözeltisinin renginin yeşile dönüşmesine sebep oldu.
Son bardağa ise çamaşır deterjanı ekleyelim. Çözeltinin renginin koyu mordan yeşile dönüştüğünü gözlemledik. Ancak bir süre bekledikten sonra yeşil renk sarıya dönüştü.
Farklı asitlik derecelerine sahip kırmızı lahana çözeltisinin renk skalası aşağıdaki şekildedir.
Ne oldu?
Yapısındaki antosiyanin pigmentleri kırmızı lahanaya kendine özgü rengini verir. Antosiyaninin yapısındaki pigmentler aynı zamanda birçok meyve ve sebzenin yapısında -örneğin elmada, çilekte, yaban mersininde- bulunur.
Çözeltideki hidronyum iyonlarının miktarı yani çözeltinin pH değeri değiştirildiğinde antosiyanin türü bir pigment olan siyanidinin yapısında değişiklikler meydana gelir. Bu değişim molekülün ışık tayfındaki farklı dalga boyundaki ışınları soğurmasına neden olur.
Bu deney sayesinde siz de kırmızı lahananın farklı pH değerlerindeki gözlemlediğiniz renkleri belirleyebilir, hatta farklı maddeler deneyerek kendi listenize ekleyebilirsiniz.
Yay ve lastik gibi esnek cisimlerin enerji depolama özelikleri vardır. Esnek cisimlerin sıkışık ya da gerginken sahip olduğu enerjiye (cisimde depolanan enerjiye) esneklik potansiyel enerjisi denir.
Bu etkinliğimizde esneklik potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye (hareket enerjisine) dönüşümünün gerçekleştiği farklı bir düzenek tasarlayacağız.
Etkinlik için gerekli malzemeler:
2 adet tahta çubuk (dondurma çubuğu ya da tahta dil basacağı)
2 adet paket lastiği
2 adet PET şişe kapağı (büyük boy)
2 adet PET şişe kapağı (küçük boy)
1 adet çöp şiş
1 adet pipet
2 adet atık pil
Silikon tabancası ve silikon
Makas
Pense
Cetvel
Etkinliğin yapılışı:
1. Tahta çubukları aralarında 45 derece açı olacak şekilde silikon ile uç kısımlarından birbirine sabitleyelim.
2. Pipetten 4 cm uzunluğunda üç parça keselim.
3. Pipetleri görseldeki gibi tahta çubuklara silikon ile sabitleyelim.
4. PET şişe kapaklarının merkezini çöp şişin geçebileceği şekilde makas ile delelim.
5. Çöp şişten 4 cm ve 7 cm uzunluğunda iki parça keselim.
6. Çöp şişleri pipetlerin içinden geçirerek uçlarına PET şişe kapaklarını silikon ile sabitleyelim.
7. Çöp şişten 3 cm uzunluğunda iki parça daha keselim ve düzeneğin ön ve arka tarafına silikon ile sabitleyelim. Aynı şekilde atık pilleri de görseldeki gibi silikon ile düzeneğe sabitleyelim.
8. Paket lastiğini görseldeki gibi düzeneğimize bağlayalım ve “Tasarla ve Yap” bayrağımızı silikon ile sabitleyelim.
9. Düzeneğimizi düz bir zeminde geriye doğru çektiğimizde lastik gerilir ve esneklik potansiyel enerjisi depolar. Serbest bıraktığımızda ise esneklik potansiyel enerjisi kinetik enerjiye dönüşür ve düzeneğimiz hareket etmeye başlar.